CGF

CGF (Consantre Growth Factor) Nedir?

CGF, özellikle son yıllarda hem sağlık hem de estetik açısından tercih edilen, hücre yenileme ve iyileştirme özelliği olan bir tür tedavi yöntemidir. İlk kullanım sürecinde daha çok kozmetik ve anti-aging sağlama amaçlı kullanılmış olsa da son yıllarda yara ve yanık iyileştirme, kas ve iskelet sistemi hastalıklarında hatta saç dökülmesi için bile kullanılan bir yöntem olmaktadır.

CGF, hastanın kendi kanının hasarlı dokulara enjekte edilerek iyileştirilmesi ve yeniden kök hücrelerin canlandırılması yöntemidir. Doku hasarlarında kullanılan bu yöntemde iyileşmeyi sağlayan faktörler kanın ana elemanları olan trombositler (kan pulcukları) ve bunlardan salınan büyüme faktörleri ile CD34 adı verilen iyileştirici ana hücreler olmaktadır. Kısacası dokulara verildiğinde iyileştirici özelliği olan konsantre edilmiş büyüme faktörlerine CGF yani diğer adı ile konsantre büyüme faktörleri denilmektedir. Direkt olarak kandan verildiğinde ise kök hücrelerin bir hafta içinde normalden daha fazla olmasını sağlayan bir yapıdır.

CGF Neden Uygulanır?

İyileşmede güçlük çeken ciltteki bazı dokusal hasarlar, kronikleşmiş bel fıtığı, sinirsel hasarlar ya da eklem kireçlenmeleri gibi durumlarda bazen iyileşme mekanizması olması gerektiği gibi çalışamayarak yetersiz kalabilmektedir. Bu gibi durumlarda trombositler, konsantre büyüme faktörleri ve kanda az miktarda bulunan CD34 adı verilen iyileştirici özelliği olan ana hücreler bir araya getirilip konsantre edilerek hasarlı dokulara enjekte edilir. Böylelikle hasarlı olan doku bu karışım ile iyileşme göstererek yeniden faaliyete geçer ve hasarlı bölgenin iyileşmesi sağlanır.

Bu karışımın en önemli faktörlerinden biri olan CD34 (Ana Hücre) ise kemik iliğinde bulunan ve tüm hücrelere dönüşebilen özel hücrelerdir. Kan dolaşımında çok az yer alır ve en önemli özelliği transfer edildiği dokuda yer alan hücrelere dönüşerek uyum sağlaması ve o hücrelerin görevini yapmasıdır. Bu sayede de normalde iyileşme ihtimali olmayan hücrelerin iyileşmesinde büyük rol oynar.

PRP ise halk dilinde kök hücre olarak bilinen, işinin kendi kanı alınıp belirli işlemlerden geçirildikten sonra ortaya çıkan yoğun trambosit hücrelerinin genel adıdır.

CGF Yönteminin Etkileri Nelerdir?

CGF ve PRP yöntemlerinin büyüme faktörlerinin doku yenilenmesi ya da iyileşmesinde olumlu etkileri görülünce yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu da normal şartlarda iyileşmesi mümkün olmayan hasarlı dokularda önce PRP yöntemi ile trombosit sayısı arttırılmakta ardından da CGF yöntemi ile yüksek yoğunlukta büyüme faktörleri doku hasarlı bölgeye uygulanmaktadır. Konsantre edilerek hasarlı dokulara verilen CGF, verildiği bölgede parçalanarak trombositler ve konsantre yapıdaki büyüme faktörlerini bu dokular üzerinde harekete geçirir ve doku hasarlı bölgenin tedavisi hızlanarak iyileşme gözlemlenir.

CGF Nasıl Uygulanır?

Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılan ve son yıllarda ülkemizde de kullanımı yaygın bir şekilde tercih edilen bir yöntem olan CGF, tamamen güvenilir ve FDA onaylı bir tedavi yöntemidir. Başarı oranı yüzde 80-85 oranında olan CGF’nin uygulanma adımları dikkat gerektiren bir öneme sahiptir.

PRP yöntemi ile kişiden alınan kan çeşitli yöntemlerle ayrıştırılarak trombosit açısından zengin hale getirilir. Ardından CGF yöntemi kullanılarak bu trombositler parçalara ayrılır ve konsantre büyüme faktörleri elde edilir. Yoğun yapıda elde edilen sıvı uygulanma için beklerken, uygulanacak olan bölge dezenfekte edilerek lokal anestezik kremler ile uyuşturulur ve işleme hazır hale getirilir.

Hazırlanan CGF ve CD34 serumlarının yarısı hasarlı dokuya enjekte edilirken diğer yarısı ise direkt damar yolu ile kana verilir. Hasarlı dokuya enjekte edilen sıvı doku iyileşmesine katkıda bulunurken aynı zamanda hasarlı dokunun işaretlenmesini sağlayarak dolaşım halindeki kök hücrelerinin ve iyileşme sürecinde yer alan kan hücrelerinin hasarlı bölgeye göç etmesini sağlar. Böylelikle vücut tamamen hasarlı bölgenin iyileşmesi için çalışmaya başlar. Birkaç seans içinde gerçekleştirilen bu işlemler sonucunda hasarlı bölgede yeniden kan dolaşımı sağlanarak iyileşme gözlemlenir.

Konsantre edilen sıvının uygun hale getirilen ve tedavisi amaçlanan bölgeye uygulanma yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Direkt enjeksiyon
  • Mikroiğneleme
  • Maske haline getirilerek
  • Mezoterapi yöntemi ile
  • Yara ve doku hasarının olduğu bölgeye sürülerek tedavi sağlanabilmektedir.

CGF Yöntemi Uygulama Sonrasında Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Uygulama sonrasında bölgede kızarıklık ve gerilme hissi olacak, tedaviye gerek duymadan kendiliğinden iyileşecektir, Uygulama bölgesinin 4-6 saat süre ile yıkanmaması, temizlenmemesi önerilir.

  • Enjeksiyondan sonra ağrı kesici özelliği olan ya da romatizmal içerikli ilaçlar kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar iyileşme sürecini yavaşlatabileceği gibi durdurabilme gibi bir yan etki de yaratabilirler. İhtiyaç duyulması halinde soğuk- buz kompres uygulaması yapılabilir.
  • Birkaç gün hasarlı bölge güneş ışınlarından korunmalı ve SPF 30 içerikli güneş kremleri kullanılmalıdır.
  • CGF yöntemi yüz bölgesinde uygulanmışsa 24 saat boyunca makyaj yapılmamalı ve cilt gözeneklerini tıkayıcı her türlü işlemden uzak durulmalıdır.
  • Uygulama sonrasında 24 saat boyunca havuz ya da denize girilmemelidir.

CGF Yönteminin Tedavi Amaçlı Uygulandığı Alanlar

CGF hem tedavi amaçlı hem de estetik amaçlı kullanılan bir hücre yenileme ve iyileştirme yöntemidir. İlk olarak estetik amaçlı kullanılmış olsa da son yıllarda tedavi amaçlı kullanımlarda da gözle görülür bir iyileşme oranı kazanılmıştır. CGF yönteminin tedavi amaçlı kullanıldığı alanlar aşağıdaki şekildedir;

  • Eklem kireçlenmeleri (diz, kalça, ayak bileği, omuz bölgeleri)
  • Eklem, bağ ve kas bölgesinde oluşan yaralanmalar
  • Menisküs yaralanmaları ve yırtıklarında
  • Bel ve boyun bölgesinde oluşan fıtıklarda
  • Kronik hal alan bel ve boyun bölgesi ağrılarında
  • İltihap taşıyan kas hastalıkları ve romatizmal hastalık durumlarında
  • Kas ve bağ dokusu yapışıklıkları durumlarında
  • Topuk dikeni durumlarında
  • Kıkırdak-kemik aşınması ve kireçlenmelerinde
  • Yara ve yanık durumlarının tedavisinde
  • İyileşmeyen yaraların, diyabetik ayak hastalıklarının tedavisinde
  • Ciltte meydana gelen kalınlaşma ve yapışıklıklarda
  • Saç dökülmelerinin tedavisinde

Eğer siz de yukardaki rahatsızlıklardan şikayetçi iseniz Üsküdar Özel Aktif International Üsküdar Hastanesi uzman doktorlarından CGF yöntemi ile ilgili bilgi alabilir ve ihtiyacınız olan bölgeye uygun olması takdirde işlem yaptırabilirsiniz.

CGF Yöntemi Kaç Seans Uygulanır?

CGF ve PRP yönteminde kişi vücudunda bulunan dokunun ne kadar hasarlı olduğu değişkenlik gösterdiği için bunun net bir cevabı yoktur. Fakat genel olarak 2 ile 3 haftada bir uygulanan CGF yönteminde 3-4 seans ile sonuç gözlemlenebilmektedir. Doku hasarına göre seans sayısı 6’ya da çıkabilmektedir.

35 -45 yaş altındaki kişilerde yılda 1 kez 3 seanslık işlemler yeterli iken, 45 yaş üzerinde 6 ayda bir 2 işlem şeklinde uygulama yapılabilir. Yaş tek başına faktör olmayıp kişinin genel sağlık ve yaşam şekli de oldukça önemlidir.

CGF Yönteminin Estetik Amaçlı Kullanımı

İlk kullanım alanı estetik ve anti-aging etkiler için uygulanan CGF yöntemi, ciltte zamanla oluşmuş leke ve yaşlanma belirtilerini gidermek için kullanılan bir yöntem olmaktadır.  Uzun ve yavaş bir şekilde oluşan yaşlanma süreci gerekli önlemler alınmadığı takdirde doku tamiri mümkün olmayan bir durum yaratmaktadır. Bu nedenle de doku tamiri ve iyileştirmesini gerçekleştirmek için CGF yöntemi kullanılır. Bu yöntem ile artık işlevini yitirmiş olan hücreler canlandırılır ve kan dolaşımı sağlanarak vücudun yaşlanma etkileri yavaşlatılır.

Estetik amaçlı kullanılan CGF’nin uygulama alanları aşağıdaki şekildedir;

  • Cilt kırışıklıkları ve sarkmaların tedavisinde (yüz bölgesinde; alın, göz kenarı, burun kenarı kırışıklıklarında)
  • Boyun ve dekolte bölgesinde kırışıklık, sarkma ve lekelerin tedavisinde
  • Üst kol, karın, iç bacak, diz bölgeleri kırışıklık, sarkma, çatlaklarında
  • Yüz gençleştirmek amacıyla
  • Cilt lekelerinde, gebelik lekelerinde, cilt ve akne izlerinin tedavisinde
  • Selülit, doğum ve kilo vermekten kaynaklanan çatlakların tedavisinde kullanılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

CGF yönteminin yan etkileri var mıdır?

Kişinin kendi kanından hazırlandığı için sterilite koşullarına uyulduğu takdirde  herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Hasarlı doku bölgesinde rahatsız edici bir durum oluşmamakla birlikte kısa süreli yanma, ağrı, şişlik ya da kızarıklık oluşabilmektedir. Bunlar 1-2 gün içinde geçmektedir. Kişi tedavinin ardından normal hayatına devam edebilmektedir.

CGF Yönteminin başarı oranı nedir?

Yapılan araştırmalar sonucunda hem estetik hem de sağlık ile ilgili olan durumlarda CGF yönteminin başarı oranı yüzde 80-85 arasındadır. Tüm dünyada güvenle kullanılan bir yöntemdir.

CGF uygulama sıklığı ne kadar olmalıdır?

CGF yönteminin uygulanma sıklığı kişiden kişiye ve hangi amaç ile ilgili kullanılacağına bağlı olarak değişmektedir. Sağlık amaçlı kullanılan CGF yönteminde iyileşme sağlanana kadar seanslar sürmektedir. Bununla birlik estetik amaçlı uygulanan CGF’de seanslar bittikten sonra yılda 3-4 kez uygulanması kalıcı bir gençleşme sağlayacaktır.

CGF Kimlerde Uygulanmaz?

Her yöntem gibi CGF’nin de bazı kişiler üzerinde uygulanması uygun olmamaktadır. Bu kişiler;

  • Kan sayımı (hemogram) tetkiklerinde trombosit sayısı yetersiz olan ya da herhangi bir yerinde kolayca çürük-morarma oluşan kişilerde,
  • Aktif enfeksiyon geçirmekte olanlarda,
  • Kanama hastalığı olanlar veya aynı gün yüksek miktarda “kan sulandırıcı ilaç” kullananlarda
  • Kronik karaciğer hastalığı olanlarda (Siroz, hepatit… )
  • Uygulama bölgesinde kanserli hücre bulunanlar olmaktadır.

CGF yöntemi kaç yaş aralığında uygulanabilir?

İhtiyaç duyulması halinde ve yapılmasına engel teşkil edecek bir durum olmaması halinde bu yöntem her yaş ve cinsiyet grubuna uygulanabilmektedir.