CGF, özellikle son yıllarda hem sağlık hem de estetik açısından tercih edilen, hücre yenileme ve iyileştirme özelliği olan bir tür tedavi yöntemidir. İlk kullanım sürecinde daha çok kozmetik ve anti-aging sağlama amaçlı kullanılmış olsa da son yıllarda yara ve yanık iyileştirme, kas ve iskelet sistemi hastalıklarında hatta saç dökülmesi için bile kullanılan bir yöntem olmaktadır.
CGF, hastanın kendi kanının hasarlı dokulara enjekte edilerek iyileştirilmesi ve yeniden kök hücrelerin canlandırılması yöntemidir. Doku hasarlarında kullanılan bu yöntemde iyileşmeyi sağlayan faktörler kanın ana elemanları olan trombositler (kan pulcukları) ve bunlardan salınan büyüme faktörleri ile CD34 adı verilen iyileştirici ana hücreler olmaktadır. Kısacası dokulara verildiğinde iyileştirici özelliği olan konsantre edilmiş büyüme faktörlerine CGF yani diğer adı ile konsantre büyüme faktörleri denilmektedir. Direkt olarak kandan verildiğinde ise kök hücrelerin bir hafta içinde normalden daha fazla olmasını sağlayan bir yapıdır.
İyileşmede güçlük çeken ciltteki bazı dokusal hasarlar, kronikleşmiş bel fıtığı, sinirsel hasarlar ya da eklem kireçlenmeleri gibi durumlarda bazen iyileşme mekanizması olması gerektiği gibi çalışamayarak yetersiz kalabilmektedir. Bu gibi durumlarda trombositler, konsantre büyüme faktörleri ve kanda az miktarda bulunan CD34 adı verilen iyileştirici özelliği olan ana hücreler bir araya getirilip konsantre edilerek hasarlı dokulara enjekte edilir. Böylelikle hasarlı olan doku bu karışım ile iyileşme göstererek yeniden faaliyete geçer ve hasarlı bölgenin iyileşmesi sağlanır.
Bu karışımın en önemli faktörlerinden biri olan CD34 (Ana Hücre) ise kemik iliğinde bulunan ve tüm hücrelere dönüşebilen özel hücrelerdir. Kan dolaşımında çok az yer alır ve en önemli özelliği transfer edildiği dokuda yer alan hücrelere dönüşerek uyum sağlaması ve o hücrelerin görevini yapmasıdır. Bu sayede de normalde iyileşme ihtimali olmayan hücrelerin iyileşmesinde büyük rol oynar.
PRP ise halk dilinde kök hücre olarak bilinen, işinin kendi kanı alınıp belirli işlemlerden geçirildikten sonra ortaya çıkan yoğun trambosit hücrelerinin genel adıdır.
CGF ve PRP yöntemlerinin büyüme faktörlerinin doku yenilenmesi ya da iyileşmesinde olumlu etkileri görülünce yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu da normal şartlarda iyileşmesi mümkün olmayan hasarlı dokularda önce PRP yöntemi ile trombosit sayısı arttırılmakta ardından da CGF yöntemi ile yüksek yoğunlukta büyüme faktörleri doku hasarlı bölgeye uygulanmaktadır. Konsantre edilerek hasarlı dokulara verilen CGF, verildiği bölgede parçalanarak trombositler ve konsantre yapıdaki büyüme faktörlerini bu dokular üzerinde harekete geçirir ve doku hasarlı bölgenin tedavisi hızlanarak iyileşme gözlemlenir.
Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılan ve son yıllarda ülkemizde de kullanımı yaygın bir şekilde tercih edilen bir yöntem olan CGF, tamamen güvenilir ve FDA onaylı bir tedavi yöntemidir. Başarı oranı yüzde 80-85 oranında olan CGF’nin uygulanma adımları dikkat gerektiren bir öneme sahiptir.
PRP yöntemi ile kişiden alınan kan çeşitli yöntemlerle ayrıştırılarak trombosit açısından zengin hale getirilir. Ardından CGF yöntemi kullanılarak bu trombositler parçalara ayrılır ve konsantre büyüme faktörleri elde edilir. Yoğun yapıda elde edilen sıvı uygulanma için beklerken, uygulanacak olan bölge dezenfekte edilerek lokal anestezik kremler ile uyuşturulur ve işleme hazır hale getirilir.
Hazırlanan CGF ve CD34 serumlarının yarısı hasarlı dokuya enjekte edilirken diğer yarısı ise direkt damar yolu ile kana verilir. Hasarlı dokuya enjekte edilen sıvı doku iyileşmesine katkıda bulunurken aynı zamanda hasarlı dokunun işaretlenmesini sağlayarak dolaşım halindeki kök hücrelerinin ve iyileşme sürecinde yer alan kan hücrelerinin hasarlı bölgeye göç etmesini sağlar. Böylelikle vücut tamamen hasarlı bölgenin iyileşmesi için çalışmaya başlar. Birkaç seans içinde gerçekleştirilen bu işlemler sonucunda hasarlı bölgede yeniden kan dolaşımı sağlanarak iyileşme gözlemlenir.
Konsantre edilen sıvının uygun hale getirilen ve tedavisi amaçlanan bölgeye uygulanma yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz;
Uygulama sonrasında bölgede kızarıklık ve gerilme hissi olacak, tedaviye gerek duymadan kendiliğinden iyileşecektir, Uygulama bölgesinin 4-6 saat süre ile yıkanmaması, temizlenmemesi önerilir.
CGF hem tedavi amaçlı hem de estetik amaçlı kullanılan bir hücre yenileme ve iyileştirme yöntemidir. İlk olarak estetik amaçlı kullanılmış olsa da son yıllarda tedavi amaçlı kullanımlarda da gözle görülür bir iyileşme oranı kazanılmıştır. CGF yönteminin tedavi amaçlı kullanıldığı alanlar aşağıdaki şekildedir;
Eğer siz de yukardaki rahatsızlıklardan şikayetçi iseniz Üsküdar Özel Hürrem Sultan Hastanesi uzman doktorlarından CGF yöntemi ile ilgili bilgi alabilir ve ihtiyacınız olan bölgeye uygun olması takdirde işlem yaptırabilirsiniz.
CGF ve PRP yönteminde kişi vücudunda bulunan dokunun ne kadar hasarlı olduğu değişkenlik gösterdiği için bunun net bir cevabı yoktur. Fakat genel olarak 2 ile 3 haftada bir uygulanan CGF yönteminde 3-4 seans ile sonuç gözlemlenebilmektedir. Doku hasarına göre seans sayısı 6’ya da çıkabilmektedir.
35 -45 yaş altındaki kişilerde yılda 1 kez 3 seanslık işlemler yeterli iken, 45 yaş üzerinde 6 ayda bir 2 işlem şeklinde uygulama yapılabilir. Yaş tek başına faktör olmayıp kişinin genel sağlık ve yaşam şekli de oldukça önemlidir.
İlk kullanım alanı estetik ve anti-aging etkiler için uygulanan CGF yöntemi, ciltte zamanla oluşmuş leke ve yaşlanma belirtilerini gidermek için kullanılan bir yöntem olmaktadır. Uzun ve yavaş bir şekilde oluşan yaşlanma süreci gerekli önlemler alınmadığı takdirde doku tamiri mümkün olmayan bir durum yaratmaktadır. Bu nedenle de doku tamiri ve iyileştirmesini gerçekleştirmek için CGF yöntemi kullanılır. Bu yöntem ile artık işlevini yitirmiş olan hücreler canlandırılır ve kan dolaşımı sağlanarak vücudun yaşlanma etkileri yavaşlatılır.
Estetik amaçlı kullanılan CGF’nin uygulama alanları aşağıdaki şekildedir;
Kişinin kendi kanından hazırlandığı için sterilite koşullarına uyulduğu takdirde herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Hasarlı doku bölgesinde rahatsız edici bir durum oluşmamakla birlikte kısa süreli yanma, ağrı, şişlik ya da kızarıklık oluşabilmektedir. Bunlar 1-2 gün içinde geçmektedir. Kişi tedavinin ardından normal hayatına devam edebilmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda hem estetik hem de sağlık ile ilgili olan durumlarda CGF yönteminin başarı oranı yüzde 80-85 arasındadır. Tüm dünyada güvenle kullanılan bir yöntemdir.
CGF yönteminin uygulanma sıklığı kişiden kişiye ve hangi amaç ile ilgili kullanılacağına bağlı olarak değişmektedir. Sağlık amaçlı kullanılan CGF yönteminde iyileşme sağlanana kadar seanslar sürmektedir. Bununla birlik estetik amaçlı uygulanan CGF’de seanslar bittikten sonra yılda 3-4 kez uygulanması kalıcı bir gençleşme sağlayacaktır.
Her yöntem gibi CGF’nin de bazı kişiler üzerinde uygulanması uygun olmamaktadır. Bu kişiler;
İhtiyaç duyulması halinde ve yapılmasına engel teşkil edecek bir durum olmaması halinde bu yöntem her yaş ve cinsiyet grubuna uygulanabilmektedir.