Renk görüşünü rengin normal tanınması olarak tanımlayabiliriz. Bundan sorumlu olanlar, retinada bulunan ışığa duyarlı hücreler olan konilerdir. Renk, bu ışınların dalga boyuna göre bir cisim tarafından yansıtılan ve emilen ışık ışınlarının retinada oluşturduğu izlenimdir.
İnsan gözü on bir milyon renk tonunu algılayabilir, bu renklerin algılanması, bir tür dalga boyunu veya diğerini soğuran nesnelerin özelliklerine, nesne tarafından emilmeyen dalga boylarını toplayacak fotoreseptörlerin soğurulmasına bağlı olacaktır.
Retina, gözün en iç tabakasıdır ve fotoreseptör dokudur. On katmandan oluşur ve görmenin farklı yönlerini almaktan sorumlu çok sayıda hücre türü içerir.
Bu zarda görmeyi mümkün kılan, ışık uyarılarını alan ve beyne ileten iki tip ana fotoreseptör hücre vardır. Bu reseptörler çubuklar ve konilerdir. Çubuklar gece görüşünden ve koniler renkli görüşten sorumludur.
Her biri belirli bir dalga boyuna karşılık gelen ışığı alan üç tip koni vardır:
Koniler uyarıldığında beyne giden ayrı sinyaller yayar ve orada bu sinyaller renk bilgisini algılayabilmemiz için entegre edilir.
Renk görme kişiden kişiye değişir. Ayrıca, üç ışının (kırmızı, yeşil, mavi) birleştiği oranlar farklı olduğunda ortaya çıkan çeşitli nüansları zorlanmadan algılayabilmelidir.
Ancak, bu ana renklerden sadece ikisinin karıştırılmasıyla görebildiği tüm tonlar birleştirilebiliyorsa ve üçüncü rengin eklenmesi gözle görülür bir fark yaratmıyorsa, renk algısı hatalıdır.
Sorun, bir grup koni eksik olduğunda veya karşılık gelen dalga boyuna uygun şekilde yanıt vermediğinde ortaya çıkar. Örneğin, kırmızı rengi iyi algılamazsanız, olgunlaştıkça turuncuya ve sonunda kırmızıya dönüşen yeşil domateslerde çok fazla renk değişikliği görmezsiniz.
Bu hücrelerin konjenital kusurları, değişikliğin hangi pigmenti etkilediğine göre sınıflandırılabilir ve şöyle adlandırılır:
Protanopia: kırmızı pigmentin yokluğu.
Deuteranopia: yeşil pigmentin yokluğu.
Tritanopia: mavi pigmentin yokluğu.
Pigmentin mevcut olması ancak eksik olması durumunda
Kişinin herhangi bir rengi (tek bir rengi görememe) algısında sıkıntı yaşanıyorsa buna akromatopsi denir.
Renk görüşünün değerlendirilmesine yönelik testler 4 tipte sınıflandırılabilir:
Bu testler monoküler olarak ve gerekirse görsel düzeltme ile gerçekleştirilir.
En yakın zamanda bir göz doktoruna başvurarak hangi türden bir renk körlüğüne sahip olduğunun bulunmasını sağlayarak bu bilgiler ışığında hayatına devam etmesine yardımcı olabilirsiniz.
Renk algısını kontrol etmenin en popüler yollarından biri Ishihara testidir. Dünyada bir asırdan fazla süredir bilinen en iyi renk körlüğü testidir. Her diskte gördüğünüz sayıları girmeniz gerekir.
Kartlardan birine baktığında kırmızıyı ayırt etmeyen çocuk “6”, yeşili ayırt etmeyen “9” görür, ancak çocuğunuz “96” rakamını görürse bu onun normal bir renk algısı olduğunu gösterir.
Çocukların okul gereçlerinde renk kullanımının artmasıyla, çocuğunuzun renk görme kusurlu olup olmadığını öğrenmek kolaylaşmıştır. Ancak, kalıtsal renk körlüğü şu anda değiştirilemez ve tedavi edilemez bir olgudur.
Bilinen bir tedavisi yoktur. Renk körlüğü olan kişilerin benzer renkleri ayırt etmesine yardımcı olabilecek özel gözlükler ve kontakt lensler vardır.
Alınacak Önlemler
Her durumda olduğu gibi bunda da erken teşhis çok önemlidir. Bu şekilde, renk körlüğü olan kişi
Renk körlüğü olan biriyseniz, karar vermek için yalnızca renklere güvenmemeye çalışın. Beyin renk algısındaki kusurları telafi edebildiğinden, nesnelerin parlaklığına, konumuna ve şekline daha fazla dikkat ederek bilgilerinizi tamamlayın. Normal algıya sahip arkadaşlarınızdan ve akrabalarınızdan yardım istemekten çekinmeyin.
Renkleri net bir şekilde ayırt edebilen kişi büyük bir avantaja sahiptir. Ne yazık ki, renk algınız sadece kısmi ise, çok dikkatli olmalısınız. Örneğin,
Renk körlüğü ömür boyu süren bir durumdur. Çoğu insan emek ve dikkatle buna uyum sağlayabilir.